19 Nisan 2014 Cumartesi

LALE ZAMANI GEÇİYOR

 Her sene parkımız sayesinde gözümüz gönlümüz laleye doyuyor.80'li yıllarda laleyi kimsenin bahçesinde göremezdik,kolay bulunmazdı soğanları,mahallemizde sadece mühendis beyin bahçesinde vardı  ve herkes hayran hayran bakmaya çalışırdı.
 İran mitolojisine göre,bir yaprağın üzerindeki çiğ tanesine yıldırım düşmüş ve alev alan yaprak o haliyle donup kalarak laleye dönüşmüş,göbeğindeki siyahlık da yıldırımdan kalan yanık izidir.Lalenin en önemli özelliği kışın kardelenden sonra açan ilk çiçek olması ve 1,5 ay ömre sahip olması.Bahar müjdecisi olarak da sembolik bir önem taşır.
Hiristiyanlıkta ters lale Hz.Meryem'i temsil eder ve Ağlayan Gelin olarak anılır.Müslümanlar tarafından da hüznün sembolü olarak mezarlıklara dikilir.Anadolu'da 16.y.y. da Fransız bir botanikçi tarafından batıya götürüldü ve batılılar kendi kültürlerini oluşturup efsaneler üretti.İskender Pala'nın Katre-i Matem kitabını okuduysanız bu konudan bahseder hatta tülbent içerisinde götürüldüğü ,bunun adı ne diye soranlara tülbent dediği ve böylelikle adının tulip kaldığını yazmışdı ?
İslam tasavvufunda lale Allah'ı ,gül ise Hz.Muhammed'i remzeder.Anadolu'da laleyi şiirlerinde ilk kullananHz.Mevlana Celalettin Rumi'dir.

 Mimar Sinan ,şaheseri Selimiye camiisi için''bütün gücümü bu Sultan Selim Han Camiisi'ne sarfedip uzmanlığımı gösterdim ve anlattım''der.

Selimiye Camiisi müezzin mahfili kendi başına bir mimari eserdir.12 mermer ayağı üzerine kondurulmuştur ve bir tanesinde ters lale vardır.Selimiye camiisinde değişik boy,renk ve biçimde 101 ayrı türden lale motifi kullanıldığı tesbit edilmiştir.İşlenen ters lale ,kökleri ve soğanı arşda;çiçeği ve meyveleri ise arzda olan lale,İnsan-ı Kamildir yani secdeye varmış insandır.

Hiç yorum yok: